Sosyal Medya

Güncel

Abdülhamid’den sonra kimler, neler kaybetti?

Vahdettin İNCE yazdı: Sıradan insanlar entelektüellerin bin bir türlü ifadelerle dile getirebildikleri hususları basit sembollerle nesilden nesile aktarır. Kürtler de Abdülhamid zamanını ve ondan sonrasını kendileri açısından değerlendirmiş ve Abdülhamid’e “Bavê Kurdan” (Kürtlerin babası) ismini vermişlerdir.



Herhalde üzerinde en çok konuÅŸulan, yazılıp çizilen, bu yüzden sürekli gündemde olan Osmanlı Sultanı Abdulhamid’dir. Gündemde olmasının sebebi de hiç kuÅŸkusuz Osmanlı tebaası olarak ondan sonra yaÅŸadıklarımızdır. Ondan sonra yaÅŸadıklarımızı onun dönemiyle mukayese ettiÄŸimiz zaman (en azından kahir ekseriyetimiz açısından) karşımıza kesin bir yenilginin, kesin bir hüsranın ve tartışılmaz bir kaybın çıkmasıdır.

Geçenlerde 99.ölüm yıldönümü münasebetiyle yine gündemdeydi Sultan Abdulhamid.Yine her zamanki gibi ondan sonra yaÅŸadığımız kayıplar üzerinden ona yönelik tahassürler dile getirildi. Toprak kayıpları, sonuçsuz kalan projeleri (özellikle projeler bazında Türkiye’ye çaÄŸ atlatan CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan ile benzerlikleri vurgulandı), kaybedilen savaÅŸlar ve bu savaÅŸlardan sonra elden çıkan geniÅŸ topraklar konusu iÅŸlendi. Türk entelektüeli meÅŸrebine göre Abdulhamid’in kiÅŸiliÄŸini “Kızıl Sultan” ya da “Ulu Hakan” ÅŸeklinde sembolize etmiÅŸ ve bu baÄŸlamda öncekiler ondan sonra kurulan Cumhuriyeti görkemli bir zafer olarak gösterirken ikinciler bugün elde olan toprakların on misli yirmi misli kaybı göstererek mutlak bir hezimete dikkat çekmektedirler. Her halükarda bugün devlet endeksli bakışın, Abdulhamid sonrasının bir kayıplar süreci olduÄŸu noktasına odaklandığı kuÅŸkusuzdur. Bu noktada da Sultan Abdulhamid ile CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan arasında bir benzerlik kurulurken ErdoÄŸan’ın yapmak istediÄŸi idari, siyasi, askeri ve eÄŸitsel deÄŸiÅŸikliklerin akamete uÄŸratılması durumunda, Abdulhamid dönemine duyulan özlemin bir benzerinin ErdoÄŸan sonrasında da gündeme geleceÄŸi hususuna dikkat çekilmektedir. Halkın genel temayülü ErdoÄŸan’ın Abdulhamid gibi kurtlar sofrasında yalnız bırakılması durumunda bizi mukadder bir hezimetin beklediÄŸi yönündedir. Bu yüzden içeride ve dışarıda meydana gelen geliÅŸmeler baÄŸlamında Türkiye’nin daha derli toplu karşı duruÅŸ sergilemesi için gündeme gelen sistem deÄŸiÅŸikliÄŸi hayati bir önem arz etmektedir.

Bavê Kurdan

Abdulhamid sonrasının büyük kayıplarla belirginleÅŸtiÄŸi bir gerçekliktir. Hepimiz, bütün bir Osmanlı tebaası yatıp kalkıp bu kayıpları anlatıyoruz. Herkes, her kesim kendi kaybını merkeze alarak Türkiye’nin nasıl bir rota izlemesi gerektiÄŸini dile getirmektedir. Referanduma sunulacak sistem deÄŸiÅŸikliÄŸi de bu bakımdan önem arz etmektedir.

EÄŸitimli olanların dışında ben bugüne kadar sıradan bir Kürt’ün Abdulhamid’den baÅŸka herhangi bir sultanın adını andığına tanık olmadım. Demek ki Abdulhamid tahtta olduÄŸu sürece Kürtlere kazandırdıklarıyla ve tahttan indirildikten sonra da Kürtlerin yaÅŸadıkları kayıplarla onların zihninde derin bir yer edinmiÅŸtir. Sıradan insanlar entelektüellerin bin bir türlü ifadelerle dile getirebildikleri hususları basit sembollerle nesilden nesile aktarırlar. Kürtler de Abdulhamid zamanını ve ondan sonrasını kendileri açısından deÄŸerlendirmiÅŸ ve Abdulhamid’e “Bavê Kurdan” (Kürtlerin babası) ismini vermiÅŸlerdir. Bu, dışarıdan Kürtlere empoze edilmiÅŸ, dayatılmış bir isimlendirme deÄŸildir, bizzat Kürtlerin kendiliÄŸinden verdikleri bir isimdir ve bu yüzden de son derece önemlidir. Kürtlerin Abdulhamid’den sonra yaÅŸadıkları kayıpları göz önünde bulundurmak meseleyi anlamamızı kolaylaÅŸtırır.

Rahmetli dedem bir Hamidiye askeriydi. Her fırsatta bununla övünürdü. Ä°ran sınırından baÅŸlayarak Malazgirt’e kadar Van Gölü’nün kuzeyine yerleÅŸmiÅŸ Hayderan aÅŸiretinden Hüseyin PaÅŸa liderliÄŸinde bir Hamidiye Alayı kurulmuÅŸtu ve dedem de bu alayın askeriydi. Birinci Dünya Savaşı’nda Ruslarla, Ermenilerle yaÅŸanan savaÅŸlarda görev almıştı. Ben ondan duymuÅŸtum. O da muhtemelen Hüseyin PaÅŸa’dan dinlemiÅŸti. Hamidiye Alaylarının kuruluÅŸ hikayesini. Sultan, geliÅŸmeleri ve varacağı noktaları önceden gören biri olarak Anadolu coÄŸrafyasının geleceÄŸimizin ana rahmi iÅŸlevini göreceÄŸini fark etmiÅŸti. Anadolu açısından uzak yakın çevrenin kopmasının mukadder olduÄŸunu, mevcut imkanlara bakılınca Kürtlerin ve Türklerin Anadolu’yu elde tutabileceklerini, en azından gelecekteki atılıma beÅŸiklik edebileceklerini anlamıştı. Bu amaçla önce Ä°stanbul, Diyarbekir gibi yerlerde “Kürdistan Teali Cemiyeti”, “Kürt Teavun Cemiyeti” gibi derneklerin kurulmasını teÅŸvik eder. Ardından Urfa’dan, Van’a, Kars’a kadar büyük Kürt aÅŸiretlerinin reislerini Yıldız Sarayı’nda toplar ve topraklarını savunmak için Hamidiye Alaylarını oluÅŸturmalarını söyler. Onlara mealen şöyle der: “Yakın bir gelecekte düveli muazzama üstümüze gelecekler. Bu ölüm kalım mücadelesinde Ceddim Yavuzdan beri sizi savunmak üzere verdiÄŸimiz ahdi tutma imkanımız olmayabilir. Kürdistan’ı Ermenistan yapmak emelleri vardır. Sizi eÄŸitip silah vereceÄŸiz. Topraklarınızı koruyun…” Böylece Hamidiye Alayları kurulur ve bu sayede Kürtler topraklarını savunurlar ve KurtuluÅŸ savaşı ile birlikte oluÅŸan ittifakı temellendirirler.

Ama Kürtler açısından “Abdulhamid sonrası kayıplar süreci” Cihan Harbi’nden sonra kurulan yeni devletle birlikte baÅŸlar. Abdulhamid sonrası kayıpları Kürtler, Cumhuriyetle birlikte fark ederler. Sanıldığı gibi Kürtlerin kaybı toprakla ilgili deÄŸildir, ondan daha derin bir kayıptır Kürtlerinki. Kimlik. Cumhuriyetle birlikte Kürtler bir kimliklerinin olmadığını fark ederler. Bu yüzden kendilerine güçlü bir kimlik sahibi olduklarını hissettiren Sultan Hamid’i “Bavê Kurdan” diye tahassürle zihinlerine nakÅŸederler.

Türkiye’nin geneli ondan sonra kaybettiÄŸi toprağı göz önünde bulundurarak Abdulhamid’i anarken Kürtler ondan sonra kaybettikleri kimliklerini düşünerek onu anmaktadırlar.

Referandum ve Kürtler

Abdulhamid’den geriye doÄŸru Osmanlı tarihini incelediÄŸimiz zaman devletin güçlü ve özgüvenli olduÄŸu dönemlerde Kürtlerin de güçlü ve özgüvenli oldukları görülür. Kürt kimliÄŸi her türlü özgürlüğe sahip olarak geliÅŸmiÅŸ, güçlenmiÅŸtir. Kürt edebiyatının ÅŸaheserleri bu dönemlerde ortaya çıkmışlardır. Ä°dari olarak Kürtler prenslik diyebileceÄŸimiz Mîrliklere sahiptiler. Kısacası bir kimlikleri vardı ve bu imkanı kendilerine saÄŸlayan devleti de baba gibi görüyorlardı. Bir ölüm kalım mücadelesinde dahi bu vefayı gösteren Sultanı ise bizzat bu isimle taltif etmiÅŸlerdi.

Cumhuriyet tarihi boyunca yetim kalan Kürtler doksan sene boyunca kimliklerini aradılar, yaÅŸadıklarını kanıtlamaya çalıştılar. Bugün referandum süreci baÄŸlamında yepyeni bir tarihsel eÅŸiÄŸe adım atmak üzereyiz. Kürt kimliÄŸi kavramının altını tamamen dolduracak bir durum söz konuÅŸ deÄŸilse de Cumhuriyet tarihi boyunca bu baÄŸlamda atılan en radikal adımlar ErdoÄŸan liderliÄŸindeki Ak Parti iktidarı döneminde atılmıştır. Yani yepyeni bir süreç baÅŸlamıştır. En azından Kürtler kimliklerini kanıtlamak gibi akıllara ziyan bir süreci geride bırakmışlardır. Ve yine Kürtler uzun tarihleri boyunca devletin güçlü ve özgüvenli olduÄŸu dönemlerde kimliklerinin geliÅŸme imkanı bulduÄŸunu tecrübe etmiÅŸlerdir. Bu referandum derli toplu ve güçlü bir devletin kapısını açacak bir deÄŸiÅŸiklik öngörmektedir. Kürtlerin “evet” demesi kimliklerini özgüvenle koruyacakları bir ortama girilmesini kolaylaÅŸtırıcı etki gösterecektir.

Abdulhamid’den sonraki yüz sene boyunca kaybettiÄŸimiz kimliÄŸimizin peÅŸinden koÅŸtuk. Bugünden sonra kimliÄŸimizi pekiÅŸtirecek adımları desteklememiz kaçınılmazdır. Aksi takdirde bir yüz sene daha bu kimliÄŸin peÅŸinden koÅŸacak mecalimiz kalmayabilir.

Vahdettin Ä°NCE

[email protected]

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.